Son Baskı kitap grubumun önerdiği Sayaka Murata’nın yazdığı ‘Kasiyer’ romanını bende satın aldım. Kitap elime geçince ön ve arka kapağını uzun uzun inceledim. H. Can Erkin tarafından çevirisi yapılan kitap Turkuaz Yayıncılık A.Ş. tarafından 6.baskısı 2022 yılında yapılmıştır.
Kitabın ön kapak görselini çok etkileyici buldum. Gülay Tunç tarafından tasarlanmış. Resme eleştirel gözle bakınca, gördüklerim beni daha da etkiledi.
Neden mi?
Kitabı okumadan görseli gibi yazınsalı da okuyucusunu sarmalına alabilecek hem sorgulayacak hem de sorgulatacak bir türden kitap olduğunu düşündürdü.
Kitabın görüntüsel göstergesi yani kapak resmi, kitaptaki algılanabilir ya da duyulabilir nitelikleri, biçimleri gösterge nesnesi ile ne kadar derin bir ilişki içinde olduğunu ilk baktığımda bana aktardı.
Eleştirel gözle bakan her okuruna /izleyicisine de aktaracaktır. İnanıyorum.
126 sayfalık kitabı dikkatle okuduktan sonra, ‘görsel ile yazınsal ilişkisini’ daha iyi anladım. Kitap kapak resminin okuru üzerindeki etkisi gibi kitabın yazınsal içeriği de ilişkisel anlamda oldukça etkileyici buldum.
Amerikalı göstergebilimci Charles Sanders Peirce’in göstergeyi nesnesi açısından yaptığı sınıflamalarından biri olan ‘görüntüsel gösterge’yi şöyle ifade eder.
‘Görüntüsel gösterge, nesnesindeki algılanabilir ve / ya da duyulabilir (örneğin yansıma sesler) nitelikleri, biçimleri içerir. Gösterge nesnesi ile ilişki içindedir.’
Sayaka Murata’nın yazdığı ‘Kasiyer’ romanı yazarın onuncu kitabıdır. Yazar 2016 yılında 36 yaşında orijinal adı Konbini Ningen olan kitabıyla Japonya’nın en prestijli AkutagawaÖdülü’nü almıştır.
AkutagawaÖdülü yılda iki kere ‘ocak’ ve ‘temmuz ‘aylarında, yeni veya yükselen Japon bir yazar tarafından yazılmış en iyi kurgusal edebi esere verilen ödüldür.
Kitap, 2018 yılında ‘Convenience Store Woman’ adıyla İngilizceye çevrilmiştir.
Yazar Sayaka Murata kitap da sade ve yalın bir dil kullanmıştır. Anlatım ağır sözcüklerden uzaktır ve sadedir. Cümleler yalındır. Yazar, duygu ve düşüncelerini kısa ve kesin ifadelerle, yapmacıktan uzak içten ve samimi bir dille anlatmıştır. Bazen de akıcı bir şekilde devam eden dil, tekrara da düşebiliyor. Bu da yazarın okuruna anlam vurgusu yapmasından olabilir. Anlamı netleştirmek veya duygusal bir etki yaratmak için kullanılır. Yazar bu etkiyi çok güzel yaratmıştır.
1979 Doğumlu Sayaka Murata, yazarlığının yanı sıra yarı zamanlı bir markette kasiyer olarak da çalışmaktadır. Kitabının ana karakteri olan Keiko Furukura da bir markette kasiyerdir. O da yarı zamanlı çalışan bir kasiyerdir. Keiko çocukluğundan beri, okulda, çalışma hayatında, arkadaşlarıyla uyum sorunu yaşayan bir birey.
Yazar, Keiko’nun çalıştığı marketi büyük ve ışıl ışıl bir akvaryuma benzetir. Elemanlar, müdürler sürekli değişir. Değişmeyen Keiko’dur. 18 yaşında girdiği markette 18 yıldır kasiyerlik yapar. 36 yaşındadır. Ailesi ve arkadaşları iyi ve düzenli bir iş de çalışmamasını haftada 4-5gün yarı zamanlı çalışmasını tuhaf bulurlar. Evlenmesini çoluk çocuk sahibi olmasını marketten ayrılıp daha düzenli bir işte çalışması isterler ama Keiko söylenenleri umursamaz. Çünkü sosyal normlara takılmadan, toplumsal kalıpların dışında bir yaşam sürdürmekten memnundur.
Kitap da Keiko’nun bu kalıpların dışında kalmanın bedeli ile nasıl başa çıkmaya çalıştığı çok yalın ve özlü bir dil ile anlatıyor.
İşe vaktinde gelmek, ürünleri raflara yerleştirmek ve müşterilere güler yüz göstermek çalıştığı marketin ana kurallarıdır. Keiko tüm bu kurallara uyarak çok çalışmaktan mutludur. Bekar bir hayat sürmek ve tüm benliğini adayarak bir süpermarkette çalışmak onun sağlıklı bir yaşam sürdürmesini mümkün kılmaktadır. Çünkü Keiko’nun nabzı marketle birlikte atar, evindeyken bile marketin sesini duyar ve severek dinler.
Bazen marketten sonra dışarı çıkıp eski arkadaşlarını ziyaret etse de kendini her şeye yabancı bulur. Onların yargılayan sözlerinden, bakışlarından, davranışlarından mutsuzdur. Ne söyleyeceğini nasıl davranacağını bilemez. Kısacası onlar gibi olamaz. Halbuki markette çalışmaktan çok mutludur çünkü orada yargılanmıyor. Market kıyafetleri bile onun siperi olur. Kitap da söylediği gibi; ‘Aynı üniformayı üzerimize geçirdiğimizde, cinsiyet, yaş, uyruk, ayrımı olmadan birer market çalışanı olarak hepimiz eşitleniyoruz.’
Bazı zamanlar değişmesi gerektiğini hisseder ama ne yapacağını bilemez. Kız kardeşinin bunaltıldığı zamanlarda söylemesini istediği bahaneleri söyleyerek çevrenin bitmeyen sorularından kurtulmaya çalışır.
Yazar Sayaka Murata, ana kahramanı Keiko karakteri üzerinden, maruz kalınan tüm toplumsal sorunları, çocukluğunu, aile, evlilik, çalışma hayatını, arkadaşlık ilişkilerini kitapta açık ve net şekilde okuruna sunuyor. Bu sunum aslında yabancısı olmadığımız bildik bir hikayeden/ hikayelerden başka bir şey değildir.
Başkalarının özeline girmek, özel sorular sorarak bunaltmak/bulanıklaştırmak bugün bile hala toplum da hızını kaybetmeden devam etmiyor mu? Kitap da yazarın Keiko üzerinden serzenişi gibi. ‘Diyelim ki gerçekten bunaldım, bu onların söylediği gibi anlaşılabilir sıkıntılarla sınırlı değildi fakat hiçbiri o kadar detaylı düşünmek istemiyordu. Böyle anlamak onlar için daha kolaydı, bu yüzden böyle kabul etmek istiyorlardı.’
Yalnız bir kadındı ama kendi yalnızlığında mutluydu. Bazen sosyal baskıların etkisiyle bu yalnızlığından utanıyor. Öyle bir baskı ki bu, evlenirse daha saygın bir kadın olacağı duygusuna inandırılıyor. Bu baskı sadece kadınlara mı oluyor? Yazar, bunu da düşünmüş. Bu sosyal baskı sadece kadınlara değil, erkeklere de uygulandığından bahsediyor.
Kitap da ki karakterler arasından bir başka birisi, markette çalışmak için başvuru yapan Şiraha bir erkek. Bezgin, çalışmayı pek sevmeyen, sorumsuz, çok bilmiş, market çalışanı olmayı kendine yakıştırmayan biri. İş beğenmeyen, kadın çalışsın o yan gelip yatsın tipinde bir erkek. Toplumda hala bunlardan çok yok mu? ‘Böyle şeyler erkeklerin doğasına uygun işler değil,’dedi Şiraha, mırıldanırcasına bir sesle. ‘Neden derseniz, ilkel çağlardan beri öyle değil midir?Erkekler ava gider, kadınlar evi koruyarak yemiş ve sebze toplar, onların dönüşünü beklerdi. Bu tür işler beyin yapısı açısından kadınlara uygun işler.’
‘Yaşadığımız dünya ilkel çağlardan hiç farklı değil. Köyün işine yaramayan insanlar silinir gider. Ava çıkmayan erkekler, çocuk doğurmayan kadınlar… Günümüz dünyasına bak. Sürekli bireyselliğe vurgu yapılır ama köye aidiyet göstermek istemeyen insanların yaşantısına karışılır önce, sonra zorlamalar gelir, en sonundaysa köyden kovulurlar.’
‘Şiraha ilkel çağlardan konuşmayı çok seviyorsun.’
‘Sevdiğim falan yok. Hatta nefret ediyorum. Fakat bu dünya modern toplum maskesi taksa da ilkel çağda yaşıyor. Büyük av yakalayıp getiren güçlü erkeklerin çevresinde kadınlar toplanıyor ve köyün en güzel kadını gelin oluyor. Ava katılmayan, katılsa bile güçsüzlüğü dolayısıyla işe yaramayan erkekler hakir görülüyor. Şemada hiçbir değişiklik yok.’
Yazarın, kitapta bir erkek karakterin 21.yüzyılda yani içinde yaşadığımız bu dönemde yaşayan Şiraha’nın yukardaki sözleri, içinde bulunduğu anda yaşayan kadın-erkek statülerini yani kadının ve erkeğin bulunduğu topluluk içindeki durumu, yeri, kazandığı saygınlığı, makamı sıkça ‘İlk Çağ’ ile örneklemesi, sevmese de nefret ettiğini söylese de bilinç altında ki kadın- erkek ilişkilerinde ki değişmeyen bir gerçek. Bu düşünce, dünya ülkelerinde hep böyleydi böyle olmaya da devam ediyor…
Başkalarının yaşamsal kararlarını sorgularken, bize dayatılan yaşamları sessizce kabullenip yaşarken, kendi bireysel özgürlüğümüzün kısıtlanması üzerine hem düşünme hem sorgulama hem de başkaldırma cesaretini, kendimize gösterebiliyor muyuz, gösterebilir miyiz?
21. yüzyıl, dijital devrim, küreselleşme ve teknolojik inovasyonların hız kazandığı bir dönemi temsil eder. Dünyada ki erkeklerin çoğunun kadınlar için düşüncelerinin hala böyle olması iç kanatıcıdır. Gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor.
Bizde farklı mı? Hayır!
Ne yapmalı kadınlar? Keiko gibi yapmalı.
Keiko ne yaptı?
Geri adım atmadı ve iç sesini dinledi. Bel kemiğini dikleştirdi omuzlarını geriye doğru itti ve kimseye ihtiyaç duymadan, ‘O’ iç güdümünü terk etmedi.
Bu hayat benim ve istediğim gibi yaşarım!
Salime Kaman
Ressam- Sanat Yazarı
Assos- Temmuz 2025
Leave a Reply