Görsel göstergebilim ve resim çözümlemesi
Osman Hamdi Bey’in, ‘Yeşil Cami Önü’ eserinin görsel göstergebilim altında çözümlememi sizlerle paylaşmak istedim.
Osman Hamdi Bey, 1842 yılında İstanbul da doğmuş, Osmanlı arkeoloğ, müzeci, ressam ve Kadıköy’ün ilk belediye başkanıdır.
Sakız Adası’ndan küçük yaşta evlatlık olarak gelen Rum asıllı, Osmanlı sadrazamlarından İbrahim Ethem Paşa’nın oğludur, Çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusudur. Türk resminde figürlü kompozisyon kullanan ilk ressamdır.
1857’de babası tarafından hukuk öğrenimi için Paris’e gönderilir. Burada kaldığı 12 yıl içinde hukuk derslerini izlemekle birlikte, resim sanatına olan tutkusu nedeniyle, öğrenimini tamamlayamaz. Buna karşılık, Paris Güzel Sanatlar Okulu’ndaki dersleri izler ve bu arada Doğu’ya ait konuları işleyen ressam Gerome’in ve Antik çağlara ait konuları işleyen ressam Gustave Boulanger’in öğrencisi olan Osman Hamdi Bey, hocalarının özellikle Gerome’nin etkisinde kalır.
Anıtsal nitelikli figür ressamlığının yolunu açmış olması, Osman Hamdi Bey’in çağdaş sanatımıza getirdiği başlıca yeniliktir. Anıtsal nitelikli figür ressamlığının yolunu açmış olması, Osman Hamdi Bey’in çağdaş sanatımıza getirdiği başlıca yeniliktir. Ne ondan önce, ne de ondan sonra uzun bir süre, bu çapta bir figür ressamlığı görülmemektedir. insanı çevresiyle birlikte, bir bütün olarak ele alıp, bir kompozisyon düzeyinde titiz bir gözlemden geçirme geleneği Osman Hamdi Bey ile başlamıştır, Türk resim sanatına fügürü kompozisyonun ögesi olarak yerleştiren sanatçıda oryantalist biçim ağır basar.
İç ve dış mekan çalışmalarında arka planda veya kompozisyonun ana kurguları, mimari öğelerdir. Sanatçı resimlerinde, diğer Oryantalist ressamlarında yaptığı gibi, duyguyu yoğunlaştırmış, vermek istediği mesajı güçlendirmiş ve görünümü zenginleştirmiştir. Genelde resimlerinde, kurguladığı yapı içersindeki figürlerini ve yeğlediği eşyaları kendi yerleştirmiştir. Yaşadığı kültürü, kendine ait simgesel bir dil kullanarak anlatmıştır. Ayrıntılarda gerçekci bir dil kullanırken , kompozisyonlarında kurgucu olmuştur.
Kadın figürlerinde çağdaşlarından farklı bir çizgi göstermiştir. Türbede kadınlar, gezinti yapan kadınları işlerken, yüzü batıya bakan bir kadın imgesi göstermiştir. Akademik tarzda çalışmalar yapan sanatçının tablolarında ince ve ayrıntılı bir işçilik vardır. Bunun içinde Batılı pek çok sanatçı ve kendi döneminden bazı ressamların yaptığı gibi fotoğraftan yararlanmıştır.
Osman Hamdi Bey’in resimlerinde, kendisinin bir ilkeler adamı olduğu ve sanat için olduğu kadar ilkeler içinde resim yapmanın erdemine inanmasının, Oryantalist bir yol seçmesinde etkili olduğu söz edilir. Amacı, sömürgeciliğin en yaygın ve güçlü bir döneminde, Batılı’nın gözüyle Doğu ve Doğulu’yu betimlemesine karşı, akılcı bir gözle Batı’ya, Doğu’nun kültür ve sanat değerleriyle hitap etmek gerektiğinin bilincinde olmuştur ve resimlerini onlara cevap niteliğinde yapmıştır. Resimlerinde, ön yargıları değiştirmenin ne kadar da zor olduğunu kendi imgeleri ile anlatmıştır.
Osman Hamdi Bey’in ‘Yeşil Cami Önünde’ resminde, sunduğu uzamlar ve kişiler açısından bakıldığında, tablonun iki düzlemden oluştuğu gözlemlenir. Arka plandaki kapısı açık cami, 1390’ların sonunda tamamlanan ve Osmanlı Mimarisi‘nin en değerli örneklerinden biri sayılan camideki çinilere ve hat sanatını ve ön plandaki insanlar, merdivenlerden inen ve çıkan Feraceli kadınlar, satış yapan adam, cami önünde oturan adam, konuşan kadın ve erkek, şemsiyeli kadın, derviş kıyafetli adam gibi. Zamansal açıdan ise her iki kesitin de ayrı zamansallığı (sözce zamanı) kullandığını çözümlemenin derin yapısında vurgulamaktadır. Aktarılan sahne, düz okumadan da anlaşıldığı, gibi, cami önündeki adamlar ile birlikte, cami merdivenlerinde kadın figürleri, çağdaşlarından farklı bir çizgi göstermektedir. Osman Hamdi Bey’in kapı önünde elinde neyle kendini resmetmesi, tıpkı “Kaplumbağa Terbiyecisi” inde imgelediği anlamı buradada anlatmak istemiştir. Toplumun bakış açısını değiştirmenin ‘kaplumbağaları eğitmek gibi’ne kadar zor olduğunu imgelemektedir.
Osmanlı döneminin yaşam biçimlerini sergileyen bu kostümlerle, Osman Hamdi Bey’in oryantalist tarzda geleneksel havaya bağlı kalırken, resimlerinde ikonografik bir dili vardır. Dolayısıyla doğru bir ikonografik çözümleme için imgelerin doğru tanımlanması gerekir. Dinsel içerikli sanat yapıtlarında dinsel olay ya da kişi ile ilgili tipleşmiş hatta bir ölçüde standartlaşmış biçim düzenlerini veya kalıplarını iyi anlamak gerekir. Osman Hamdi Bey’in eserleri, yapıtları tarihi belge niteliğine de sahiptir.
Uzam içinde resmedilen kadınlar ve erkekler, yatay ve dikey çizgileri dengelemek üzere kurgulanmıştır .Merdivenlerde iki siyah feraceleri kadın, beyaz örtülü erkekle ve ortada merdivene çömelmiş bir erkekle dengelenmiştir. Cami önünde iki kadın biri sağda birisi solda ayakta. Sağdaki şemsiyeli ve beyaz feraceli kadın, arkasında sarıklı macun satan bir satıcı. Sol tarafta yaşlı ak sakallı bir adamla konuşan mavi feraceli kadın, yan tarafta eğilmiş ayakkabısını giyen bir adam ve arkasında yerde oturan yüzü açık bir kadın kucağında bir bebek. Dilenci olabilir. Kapıda dilenciye arkasını dönmüş sakallı sarıklı, koluyla sıkıştırılmış bir ney, ve yarım kollu gömlek ve kolunda bir saat, ayağında botları. Resimdeki insanları yerleştirme biçiminde “yakınlık/uzaklık” uzamsal yerdeşliği de dikkat çekmektedir.
Bulundukları yer de “Bilişsel uzam” olarak nitelendirebiliriz. Tablonun hikayesi bağlandığı izlekselliği göz önüne aldığımızda insanların ibadet yerlerinde farklı amaçlarla bulunmaları açıktır. Betimlenmeleri de oldukça açıktır. Vurgulanan bu betisellikler, anlamsal düzlemin farklı amaç için kullanılması, derin yapıda /esenlikli-esenliksik /. bir duruma bağlanabilir
Bedensel gösterimlerde başların yönü büyük bir “ciddiyet”i vurgulamaktadır.
Betisel yapıda saptanan dikey /yatay ikilisi derin yapıda yaşam/ölüm anlam ikilisiyle ilişkilidir. Yatay eksende ruhsal uzamla insansal uzamı birbirinden çizgi gibi ayırır. Öte yandan dikey eksende gökyüzü ve yeryüzü karşıtlığı belirgindir. Ayakkabısını giyen adam, /eğik/ duruşuyla verilmiştir. Yaşantının bir ciddiyet içersinde olduğu yüzlerde egemendir. Ancak kadınların, erkeklerin cami önünde ve merdivendeki hareketliliği ve bedensel duruşlar ve başlar günlük yaşam içinde kadınlarında tıpkı batıda olduğu gibi işlevin içinde gösterilmesini üstlenmiştir.
Yaşadığımız dünyada bedensel ve ruhsal olanı, dünyaya ve diğer aleme ait olanı tutkusal düzlemde Osman Hamdi Bey’in resimleriyle, algıladığımız biçimiyle belgeci bir görüşten ve klasik bir estetikten kaynaklandığını görebiliriz. Doğulu atmosferin görkemi ve çekiciliği, bu belgeci yanla birleşince, Osman Hamdi Bey’in büyük boyutlu kompozisyonlarına, Osmanlı döneminin yaşam biçimlerini sergileyen kostümler ve gelenekler havasını yansıtmaktadır.
Osman Hamdi Bey, insanın duygusal koşullarını ve davranış çeşitliliğini zamansallık kategorisini kendi biçiminde göstermektedir. Eserde, cami önünde ki insanların yetkin bir biçimde süreçleştirmiş olması kuşkusuz tablonun yaratıcısının başarısıdır.
Resimde, yer almış belirgin öğeleri şunlardır.
devinimsellik/+ /bedensellik/ ( el ve yüz ifadeleri)+ /zamansallık/ (an+süre)+ /eylemsellik/ (ritüel) + /tutkusallık/ (acı, endişe) gibi sayabiliriz.
Göstergebilimin son çalışmalarında vurgulanan algılama ve varlık alanı kavramları ışığında, 1882 yılında resmedilmiş bu eserde Osman Hamdi Bey, her birey algıladığı dünya içinde var olduğunu ifade etmektedir. O dünya anlamlarını bir duruşa göre üretir. Algılanan her olay bizim varlık alanımızı belirler. Yöntemsel açıdan, okuma sürecinde bir araya getirdiğimiz yapıya ilişkin birimler, nesneye ait değildir, modele aittir. Çünkü resim etkileşim gerektiren bir denge durumudur. Bir başka deyişe, resim oradaysa, algılayıcı özne de buradadır.
Göstergebilim algılayıcı sürecin önemini 1970’lerden beri giderek felsefeye yakın duran bir bakışla bizlere anlatmıştır. Algılanan dünyada gözlemleyen özne kavramı ağırlık kazanmıştır. Çünkü dünyada nesneler yoktur, onları gösterge olarak algılayan algılamalar vardır.
Görsel göstergebilim, Greimas’ın belirttiği gibi düzlemi kullanan yapılara bakar doğal dünyayla değil, kurgulanmış dünyalarla ilgilenir.
SALİME KAMAN 29.05.2016
Bir yanıt yazın