AÇS Sanat Galerisi, 22-31 Ocak 2018 tarihleri arasında genç bir heykeltraş Hüseyin Güven
eserlerine ev sahipliği yapıyor.
Sergiyi ziyaret ettim ve çok etkilendim. İzleyicisini, düşündüren bir o kadarda sorgulayan bir sergi.
Ağaç gövdesi içinde ve üstünde üç yüz iki göz/yaşam/ölüm/geride kalan hayatlar. Soma madenleri ve bir o kadar da çok duygunun gövde içine işlediğini hayal ettiriyor size sanatçı. Budaklar ve çizgiler insana ait herşey. Hayal akışı içinde bir dönemi, somalı madencileri ve geride bıraktığı kadınlar ve çocuklar. Henri Bergson‘un dediği gibi “akıl saflığı ve basitliğe yöneltir.”
Eserleri izleyince bende en saf ve basit şeylere doğru yolculuk ettim.
Bu yolculuğu bende, size tavsiye ediyorum.
Sanat , bireysel ve toplumsal kimliklerin ifade araçlarından biridir. Toplumlarını ve kendilerini anlatırken kullandıkları dil sanatçıları daha iyi tanımlayacaktır. Hüseyin Güven’de kendini, zamanı dünü- bugünü- kendi ifadeleri ile düşün yarınını sanatçı duyarlılığı ile yapıtlarında yansıtmıştır. Günümüzde sanatçıların özgür bir ifade alanı buldukları çağdaş sanat alanlarının başında kavramsal sanat gelmektedir. Kavramsal sanat, görsel sanatları sadece fiziksel objelerin eşanlamlısı değil görünümün değişen kültürel anlamları, dil ve sunumun bir arada bulunduğu bir alan olarak tanımlanmıştır.
Heykeller artık alışılageldik görünümlerinden uzaklaşmış, malzeme, fikir ve düşünceleri ifade etmenin bir aracı olarak sonsuz, sınırsız ve beklenmedik şekillerde karşımıza çıkmaya başlamıştır. Sergide gördüğüm heykeller gibi!
Sanatçı Hüseyin Güven, bunu yaparken teknoloji bilincinin ulaştığı yüksek düzeyi, kendi sentez denemeleri ile yapıtların da oluşturmuş. Sabırla, ince ince, tıpkı bir mühendis gibi. Bir sanatçının sorumluluğu bir mühendisten daha az değildir. Bir sanatçıda ruhun mühendisidir. Size teşekkür ediyorum genç sanatçımız Hüseyin Güven. Görsel algınız için, anlamlandığınız örgüleriniz için…
Bireysel ve bireyselliğe bağlı özgürlük her zaman sanata güç verir. Bu güçü kendinde hisseden genç heykeltıraşımız da sanatını o kadar güçlü yansıtmış ki, ‘bilim ve teknik’ ışığında tüm dünya sorununu heykelleri ile sergilemiş. Toplum içinden beslenmiş genç sanatçı duyarlı kimliğiyle kitlesel hacim üretiminde çelik, ahşap, mermer gibi malzemelerle sanatını da beslemiş.
Sanatçının, AÇS sanat galerinde sergilenen 14 yapıtında, geometrik nitelikte bir soyutlama görülmektedir. Kullanılan geometrik şekillerin her biri ayrı bir anlam içermektedir. Çelik materyaller, üçgenle kadını, daire ile erkeği simgelerken denge elemanları olarak dikdörtgen, kare, elips, yay gibi çalışmalar ve bunların arasında mermi kovanları bazan bir metal üzerinde, bazen bir ağaç gövdesinde sentezlenmesi sanatçının heykel soyutlaması alanındaki değerini kanıtlar niteliktedir.
Sanatçı sergilediği eserlerdeki, derin anlamına ulaşmak için çok katmanlı dizgedeki göstergelerin eklemlenişini belirleyip anlamlandırmak gerekmektedir. Çözümleme serüvenine heykelin göstereni belirgin figürlerden yani üçkenler- silindirler- elipsler ve kovanlarla başlamak gerekir.
Kadın-erkek ve cenin figürleriyle cinsel ilişkiler, üreme ve anne rahmindeki cenine saplanan kurşunlarla, kadın ölümlerine, ve doğduktan sonrada savaş ölümlerine dikkat çekilmiştir.
İnsanlığın, daha doğrusu doğumun kültürel kodları, kadın-erkek ve cenin net ve açık anlamları ve dolaylı ve dolaysız çağırımlarıyla yüklüdür. Bu bağlamda, üçgene baktığımızda kadına- yuvarlak, daire, silindire baktığımızda erkeğe dikkat çekmiştir.
Heykellerdeki, biçim bütünlüğü kadar, yüzeyin dokusal niteliklerinde keskinleşmiş duyarlığı küresel biçim ve çatlak ağaç gövdesi ile doğaya sadık kalarak onun gizemini çözen bir olgunlukla sergilerken, parçalanmış biçim ilişkileri yaşamla-düzen arasındaki bağı ve sanatçının evrene nasıl baktığını da anlatmaktadır.
Ağaç kütüğü üzerine yaptığı bazı yapıtlarında, kadın ve çocuk ölümleriyle doğanın dengesinin bozulmasına, kütükteki çatlakla gönderme yapmıştır. Sanatçımız Hüseyin Güven, kimi zaman düşünerek kimi zaman sezerek veya ikisini harmanlayarak eserlerini üretmiştir.
Sanatçının,insan- sanayi-savaş temalı yapıtlarında, yarınlara umutsuz baktığını söylesede, eserlerinde ki içi boş kare şekilleri ile, umut dolu yarınlara bir pencere açtığını da gözlemliye biliyorum.
Tabiat ve toplum, insanı buyruk ve yasakları ile ne kadar ezerse ezsin, düşünen bir varlık olarak insan, kendi koyduğu prensiplere uygun bir özgürlük özlemini asla bırakmaz, bırakmayacaktır da. Tıpkı Hüseyin Güven gibi.
Çağdaş plastik soyut çalışmalar ülkemizde henüz fazla bir uygulama alanı bulamamaktadır. Genç sanatçımızın eserleri isterim ki kentsel oluşum atmosferlerinde yerini alsın.
Salime Kaman
Bir yanıt yazın